10 Kas 2008

yaratıcı bi başlık bulamadım

'dinsel düsüncelerden dogan her çesit hareketin,bir ödül beklendigi için ya da bir cezadan korkuldugu için yapildigini söylemek ve bu çesit hareketlerin tam anlamaiyla ahlaksal sayilmayacagini ileri sürmek kabildir.ama buna karsilik,her yerde her ulusta,hayatin her durumunda,her çesit kargasada ve önemsiz olayda,acima duygusunun iyi sonuçlarini nasil ortaya koydugunu; haksizliklari nasil önledigini ve ödül olma düsüncesi söz konusu olmaksizin iyi davranislara nasil yol açtigini gören kimse,katisiksiz ahlak degerinin,bu duyguda bulundugunu nasil kavramaz.'...
schopenhauer

Evet dine inanınca cezadan kaçma,ödüle yönelme var ama bu niyete göre de değişir. yani bunun dinle alakası yok gibime geliyor bireysel daha çok.dinde esas olan yaratıcının rızasını kazanmaktır.onun sevgisini.onu severseniz anca onun sevgisini kazanmaya çalışırsınız.sevmek ise çıkarsızdır.bu yüzden münafık diye bir kavram var.herkes bir değil.
schopenhauer amcaya katılıyorum doğru tespit aslında.bizim dini ödül-ceza sistemi algılayan dindarlar yüzünden belki de islamiyet yanlış anlaşılıyor.gerçi ahlak dinden daha dar kapsamlı bi kavram bence.her ahlaklı dindar olmayabilir ama her dindar ahlaklı olmalıdır.din ahlaklı olmayı emreder çünkü.dindarlıkla ahlaklı olmayı bu yüzden karşılaştıramayız.ama zaten ahlak insanın içindedir,dindar olsun olmasın.gerçekten dindar bi insan ahlaklı davranacaktır.

9 yorum:

Adsız dedi ki...

Ben de acıma duygusu bahsini kurcalayayım biraz:
Beğenmedim, acımadığımız, acımasız olduğumuz durumda şopenoer abi çözümsüz kalıyor. Oyun teorisine bağlarım, "bana acımadılar, acımam" diyenlerin olduğu yerde kriz çıkmaması imkansız bu paradigmayla. herkesin acıyacağı duruma kritik önemde bağlı. ııh.

alpernatif dedi ki...

Bende her dindarın ahlaklı olduğu kısmına arıza çıkarayım
Çevremde dindar geçinen nekadar kişi varsa ahlak belli oranlarda düşük
ve çevremde ne kadar tanrı inancı olmayan kişi varsa adam gibi adam dediklerim sınıfında
çünkü yaptıklarında senin dediğin gibi bir ceza baskısı yok,mükafat beklentisi yok
insan olmak mükafat gerektirmiyor

caze kısmını zaten yaşayarak çekiyoruz yeterince

alpernatif dedi ki...

caze ne ya :D

Adsız dedi ki...

her dindar ahlaklı değildir ben de öyle düşünüyorum. ama hani din ve ahlak kavramlarının kapsamı açıksından dediydim.din daha kapsamlı.dindar olan ahlaklı olmak "zorundadır." yani din öyle "emreder" ama insanlar uyar mı uymaz.dindeki atraksiyona da insanların çeşitliliği sebep oluyor ehehe oo hayri bey günah işşledi,ahmet bey sol kulvardan sevaplarıyla geliyor pek mübarek maşallah.

Şarküteri dedi ki...

Ahlaklı olmak için dindar olmaya ihtiyaç yoktur dediğin gibi. Peki o zaman insanlar niye dindar olmak isterler? Demek ki başka birşeyler var, demek ki sadece ahlaklı olmak yetmiyor insanlara. Eee bu iş yine ödül beklentisine çıkmıyor mu?

Adsız dedi ki...

Dinler insanları yönetebilmek, yönlendirebilmek ve kontrol altında tutabilmek için kurulmuş sistemlerdir. İnsan ürünüdür. Tanrının insanları yönetebilmesi için herhangi bir sisteme ihtiyacı yoktur. İnsanlar akıllı varlıklardır ve kendilerini yönetebilecek sistemler kurabilme yetisine sahiptirler. devletlerin kurulma amacı da budur. Sistemli yaşamak.. tarih boyunca kurulmuş her devlet sistemi insanları yönetebilmek için Tanrı'yı kullanmıştır. çoğu devlet yöneticisi gücünü tanrıdan aldığını iddia etmiştir.

Tanrı bir insana kitap veripte insanları bana çağır demeye ihtiyaç duyacak kadar aciz değildir.. Varlığını ve gücünü ispat etmek gibi bir kompleks içinde de değildir tanrı. zaten herşeye yetecek gücü vardır. kendisine tapılmaya da ihtiyacı yoktur. bana tapın yoksa yakarım sizi ateşte diyecek kadar egomanyak hiç değildir. tüm güzel şeylere günahtır deyip te arzularımızı içimize atmamızı isteyecek kadar vicdansız da değildir. tanrı insanları yaratmıştır. hem de sonsuz sırlarla dolu devasa bir evrende.. ve salmıştır bizi kendi halimize.. mükemmel bir zeka vermiş ve izlemektedir onu nasıl kullanacağımızı..

kimisi düşündükçe düşünür.. düşündükçe gelişir.. sordukça sorar sorguladıkça ilerler.. keşfeder.. anlar.. haz duyar.. tanrıya her defasında tekrar aşık olur. ama sırrını çözemedikçe kainatın biraz da sitem eder inceden.. ama mutludur. tanrıya her defasında bir adım daha yaklaştığını bilir. hayattan zevk alır.. evrenin sırlarını çözdükçe dünyalar onun olur. tanrıya hayranlıktan öte bir duygu besler. bilir ki tanrı da onu sevmektedir..

kimisi vardır sormaz.. soramaz korkar.. örümcek bağlamıştır beyninin düşünen yerleri.. günahlar, mekruhlar, hocalar, hacılar ve anlamını hiç bilmediği kitaplar. kimin söylediği belli olmayan sözler.. gökyüzünü göremez örümcek ağlarının arasından.. hayvandan farkı kalmamıştır çünkü düşünen yerleri pas tutmuştur. dünyanın güzelliği ve tanrının onun için yarattığı evrenin sırları onun umrunda değildir.. çünkü o öte tarafta yaşayacaktır. bu dünyada düşünmemeli ve sorgulamamalıdır. sadece inanmalıdır körü körüne. tapmalıdır sabah akşam tanrısına. tanrısı onun düşünmesini istememiş, yarım akıllı olduğu için de tanrıyı bulamaz die ona elçi yollamış yüzyıllar önce (!) hiç giden görülmese de o yine de cennete gidecekmiş.. 20 tane huri varmış gidilmezmi oraya..

şu mekruh mu bu caiz mi.. ellesem günah mı öpsem caiz mi.. başörtüsü mü takmalıyım yoksa çarşaf mı lazım.. kara mı olmalı illa rengi.. bugün çok günah işledim, içki içtim, sevgilimle seviştim, cumaya da gitmedik yandım ben.. neyse yarın kadir gecesiymiş bi kuran okurum da bağlarız olayı. . elleziyne velleziyne.. amin.. çok güzel okudum be.. huriler bekleyin geliyorummm...

herkes elbet ölecek. ölünce tekrar dirilip cennete gideceğiz. ya da cehenneme. bu dünyaya sınava gelmiştik.. kazananlar cennete.. kazanamayanlar yanacak cayır cayır..

Bir gün bir öğrencinizi alsanız çekseniz odaya.. otur oğlum şuraya. al bu kağıdı.. sınav bu.. bu soruları yaparsan sana bi bisiklet vercem, yapamazsan seni demirle dövcem.. deseniz çocuk size ne der? ben bu sınavı istemiyorum! bisiklet de istemem dayak da.. bırak beni hoca delimisin sen? demezmi...

peki soruyorum sizlere, aranızda böle bi sınav isteyen oldumu?

adamın birine tanrı kitap yollamış. hem de 1500 yıl önce (!) ve sen bu hayatı ona göre yaşayacakmışsın.. ya kardeşim tanrı sana bi mesaj vermek için senden 1500 yıl önce yaşadığı iddia edilen bir adama neden ihtiyaç duysun?

nie kitap yazdırsın.. madem kurallar var istediği o zaman yazsaydı gökyüzüne.. insan yapımı bir kitaba inanırsan sen tanrıya mı inanmış oluyorsun?

tanrı sizi izledikçe utanıyordur ya sizden. ben size beyin verdim!! düşünün die.. akıl verdim.. düşündükçe büyüyen bir zeka verdim size.. keşfedin şu kainatı die size 80 yılı iyi değerlendirmek yerine, onu reddedip baska bi hayat beklemeniz ne kadar zekice.. (!)

merak ediyorum ölünce ne olacak onlara..

ya birader hani cennet nerde?
aloo kimse yokmu.. niye karanlık burası bu kadar ya?
ama ben o kadar ibadet falan.. ne olacak şmdi? boşuna mı yani.. hassiktir ya.. ee geri yollayın bari cennet yoksa..
o da mı olmuyor?
kaldık kıç kadar mezarda..
yüce isa yaktın beni...
....!!!???.....

Adsız dedi ki...

ya ben buraya yecaittine itafen bi yorum yazıdydım nerde ya hu.
yani dine gereksinim bizim içimizdeki sığınma duygusundan kaynaklanıyor. aristo tanrının varlığını şu şekilde kanıtlamış.her insan eğer tanrının varlığını sorguluyorsa,bu şüpheyi insanların içine koyan tanrı var demekki.insanlar fıtrat gereği sanırım inanma gereksinimi duyuyor :)

Adsız dedi ki...

enes sana itafen de bir yaz yazdım :)

Tamer Karakan dedi ki...

aklın üstünlüğünü, onun varlığını kabul eden zihniyet, nasıl olur da aklı "yaratan"ı reddeder, anlamak güç...