22 Ara 2008

ya bu başlık konusunda ne kadar da beceriksizim yarabiim!

Kim olursa olsun,her zaman her ne zaman bir insanla ilişki kurarsan,onun hakkında vakar ve kıymetine göre nesnel bir değerlendirme çabası içinde olma.Onun iradesinin kötülüğünü,anlayışının sınırlılığını veya fikirlerinin tersliğini nazarı itibara alma;çünkü ilki seni kolaylıkla nefrete,ikincisi küçümsemeye götürür.Tam tersine dikkatini sadece onun ıstırapları,ihtiyaçları,endişeleri ve acıları üzerine yoğunlaştır.O vakit onunla akrabalığını hissedecek;onun duygularını paylaşacak ve nefret ya da aşağılama yerine şefkat ve merhameti tecrübe edineceksin.Nefret ve aşağılamayı bastırmanın tek yolu kesinlikle insanın bu sözde "vakar"ına bakmamak,fakat tam tersine onu bir merhamet konusu olarak görmektir.

çalıntı:schopenhauer, hayatın anlamı.

16 Ara 2008

hayat ne güzel çiçekler böcekler falan..

7 Ara 2008

DİKKAT!!!! uzun ve sıkıcı bir yazı olabilir.

Şimdi Enes arkadaşım "yaratıcı başlık bulamadım"adlı yazıma şöyle bir yorum yazmıştı.
ben de burdan yola çıkarak yeni bir yazı yayınlamaya karar verdim.
arkadaşımın yorumu şudur:
"Dinler insanları yönetebilmek, yönlendirebilmek ve kontrol altında tutabilmek için kurulmuş sistemlerdir. İnsan ürünüdür. Tanrının insanları yönetebilmesi için herhangi bir sisteme ihtiyacı yoktur. İnsanlar akıllı varlıklardır ve kendilerini yönetebilecek sistemler kurabilme yetisine sahiptirler. devletlerin kurulma amacı da budur. Sistemli yaşamak.. tarih boyunca kurulmuş her devlet sistemi insanları yönetebilmek için Tanrı'yı kullanmıştır. çoğu devlet yöneticisi gücünü tanrıdan aldığını iddia etmiştir.

Tanrı bir insana kitap veripte insanları bana çağır demeye ihtiyaç duyacak kadar aciz değildir.. Varlığını ve gücünü ispat etmek gibi bir kompleks içinde de değildir tanrı. zaten herşeye yetecek gücü vardır. kendisine tapılmaya da ihtiyacı yoktur. bana tapın yoksa yakarım sizi ateşte diyecek kadar egomanyak hiç değildir. tüm güzel şeylere günahtır deyip te arzularımızı içimize atmamızı isteyecek kadar vicdansız da değildir. tanrı insanları yaratmıştır. hem de sonsuz sırlarla dolu devasa bir evrende.. ve salmıştır bizi kendi halimize.. mükemmel bir zeka vermiş ve izlemektedir onu nasıl kullanacağımızı..

kimisi düşündükçe düşünür.. düşündükçe gelişir.. sordukça sorar sorguladıkça ilerler.. keşfeder.. anlar.. haz duyar.. tanrıya her defasında tekrar aşık olur. ama sırrını çözemedikçe kainatın biraz da sitem eder inceden.. ama mutludur. tanrıya her defasında bir adım daha yaklaştığını bilir. hayattan zevk alır.. evrenin sırlarını çözdükçe dünyalar onun olur. tanrıya hayranlıktan öte bir duygu besler. bilir ki tanrı da onu sevmektedir..

kimisi vardır sormaz.. soramaz korkar.. örümcek bağlamıştır beyninin düşünen yerleri.. günahlar, mekruhlar, hocalar, hacılar ve anlamını hiç bilmediği kitaplar. kimin söylediği belli olmayan sözler.. gökyüzünü göremez örümcek ağlarının arasından.. hayvandan farkı kalmamıştır çünkü düşünen yerleri pas tutmuştur. dünyanın güzelliği ve tanrının onun için yarattığı evrenin sırları onun umrunda değildir.. çünkü o öte tarafta yaşayacaktır. bu dünyada düşünmemeli ve sorgulamamalıdır. sadece inanmalıdır körü körüne. tapmalıdır sabah akşam tanrısına. tanrısı onun düşünmesini istememiş, yarım akıllı olduğu için de tanrıyı bulamaz die ona elçi yollamış yüzyıllar önce (!) hiç giden görülmese de o yine de cennete gidecekmiş.. 20 tane huri varmış gidilmezmi oraya..

şu mekruh mu bu caiz mi.. ellesem günah mı öpsem caiz mi.. başörtüsü mü takmalıyım yoksa çarşaf mı lazım.. kara mı olmalı illa rengi.. bugün çok günah işledim, içki içtim, sevgilimle seviştim, cumaya da gitmedik yandım ben.. neyse yarın kadir gecesiymiş bi kuran okurum da bağlarız olayı. . elleziyne velleziyne.. amin.. çok güzel okudum be.. huriler bekleyin geliyorummm...

herkes elbet ölecek. ölünce tekrar dirilip cennete gideceğiz. ya da cehenneme. bu dünyaya sınava gelmiştik.. kazananlar cennete.. kazanamayanlar yanacak cayır cayır..

Bir gün bir öğrencinizi alsanız çekseniz odaya.. otur oğlum şuraya. al bu kağıdı.. sınav bu.. bu soruları yaparsan sana bi bisiklet vercem, yapamazsan seni demirle dövcem.. deseniz çocuk size ne der? ben bu sınavı istemiyorum! bisiklet de istemem dayak da.. bırak beni hoca delimisin sen? demezmi...

peki soruyorum sizlere, aranızda böle bi sınav isteyen oldumu?

adamın birine tanrı kitap yollamış. hem de 1500 yıl önce (!) ve sen bu hayatı ona göre yaşayacakmışsın.. ya kardeşim tanrı sana bi mesaj vermek için senden 1500 yıl önce yaşadığı iddia edilen bir adama neden ihtiyaç duysun?

nie kitap yazdırsın.. madem kurallar var istediği o zaman yazsaydı gökyüzüne.. insan yapımı bir kitaba inanırsan sen tanrıya mı inanmış oluyorsun?

tanrı sizi izledikçe utanıyordur ya sizden. ben size beyin verdim!! düşünün die.. akıl verdim.. düşündükçe büyüyen bir zeka verdim size.. keşfedin şu kainatı die size 80 yılı iyi değerlendirmek yerine, onu reddedip baska bi hayat beklemeniz ne kadar zekice.. (!)

merak ediyorum ölünce ne olacak onlara..

ya birader hani cennet nerde?
aloo kimse yokmu.. niye karanlık burası bu kadar ya?
ama ben o kadar ibadet falan.. ne olacak şmdi? boşuna mı yani.. hassiktir ya.. ee geri yollayın bari cennet yoksa..
o da mı olmuyor?
kaldık kıç kadar mezarda..
yüce isa yaktın beni...
....!!!???....."


Dinler inançlar sistemidir.din insanlarını yönetmek için seçmez.insanlar inandıklarına göre yaşamayı kendi iradeleriyle seçerler.dinlerin esası insanları yönetmek değil onlara rehberlik etmektir.doğru yolu göstermektir.onları doğruya ulaştırmaktır.çünkü insanların fıtratları gereği doğru yolu arama yönelimi vardır.mesela bir dörtyol ağzında bazen trafik ışıkları bi süreliğine bozulur ,çalışmaz,trafik kazalarında hemen bi artış görülür,sonra insanlar belediyelere küfreder. neden ışıklar düzgün çalışmıyor diye.insanlar başıboş yolda hatalar yapıyor demek ki. Elbette ki sistem olmak bazı kuralları getirir.bu kurallar insanları kötülüklerden koruma amacıyla konulur,onları sınırlandırmak için değil.yalnız insana bu sınırlar ağır gelir,çünkü insanların fıtratında zevke yönelmek de vardır.bu dinimiz de(dinimde daha doğrusu..biz derken???) “nefis” anlamına geliyor. Bazı dinler insanların uydurmasıyla ortaya çıkmıştır bazıları da ilahi kaynaklıdır.hepimiz her an yeni bir din uydurabiliriz.ve de insanlar inandığı ölçüde bu din devam eder.inançla alakalıdır.yaratıcı kullarını sever.sevmese yaratmazdı zaten.ki islamda zaten tüm kainat allah'ın kullarına olan sevgisinden yaratılmıştır.kullarını seven bi yaratıcı;kullarına doğru yolu göstermek ister.onları iyiliğe yöneltmek ister.kullarına kendisinin varlığını hissettirmek ister,kendisine inanmalarını ister.bu onları doğru yola iletmenin ön şartıdır.bu yüzden kitap gönderir,elçi gönderir.insanlara ulaşmaya çalışır,neden??? çünkü kullarını sever,tamam yarattım ne yapıyorsan yap demez..insanlara ulaşmaya çalışır,çünkü dininin devam etmesini ve gelecek nesillerin de doğru yolu bulmasını ister. dinin devam etmesi için yaratıcıya insanların inanmaları gerekir. koskoca kainatı yarattığına inandığımız bi yaratıcı'nın kitap gönderemeyeceğine,elçi gönderemeyeceğine ve asırlar boyu geçerli olamayacağına inanmak pek akıl işi değil bence.eğer bu akılsızlıksa haşa yaratıcıya inanmak daha da akılsızlık.(töbe töbe yazı yazarken çarpılcam şimdi)
yaratıcıyla aramızda mutlaka bir bağ olması lazım.yoksa bizi nasıl yaratmış olsun.işte yarattığı zaman kurduğu bağ gibi,bizi doğru yola iletmek için de bağ kurar bizimle.kitaplarla peygamberlerle.ve gönderdiği kitaplar ve peygamberler dininin temelini oluşturur,bizzat kendinden geldiği için.bu yüzden din ilahi kaynaklıdır.ve koskoca kainatı ve insanlığı yaratan yaratıcı isterse gönderdiği kitabın yüzyıllarca korunmasını sağlayabilir.adı üstünde yaratıcı,her şeye gücü yeten.
Ve doğru yer şeyi yaratan yaratıcının kendisine ibadet etmemize ihtiyacı yoktur.ama bizim ona ibadet etmeye ihtiyacımız vardır.ona olan teşekkürümüzü göstermemiz için bir yol olması lazım.ve yaratıcı da bana teşekkür etmek istiyorsanız şunları şunları yapın der.der mi der... yaratıcı sonuçta.o teşekkür şekline biz uyarız sadece.ve bu şekilde yaratıcıya olan şükrümüzü sunarız aramızda ki bağı artırırız.ve ayrıca bu teşekkürün temelinde de yaratıcı sevgisi vardır aslında,insanın sevmediği bi varlığa teşekkür etmek aklına gelmez,o'na teşekkür etme yollarını aramaz.yaratıcıya bize verdiklerinden dolayı minnetliyizdir.ona borçluyuzdur.ve borcunu ödemeyen her kimseye yaptırım uygulanır.biz kendimize sahip değiliz yaratıcıya aidiz.yaratıcıya inanıyorsak bunu kabul etmişizdir zaten.ve yaptırımları da kabul etmişizdir.aynı zamanda ödülleri de.dinde ödül ceza sistemi vardır,herşeyi yaratan yaratıcı,sonuçtaki ödülleri de cezaları da pek ala ayarlamıştır.bu ikincil öneme sahiptir ama esas olan yaratıcı sevgisidir gerçek bi inanan için.çünkü inananın inanmasının sebebi kendisini böyle sevip de koca kainatı ayağına sermesinden ötürü teşekkür edecek,bir yaratıcı ihtiyacıdır.
İnsan önce bir yaratıcıya inanır,sonra ilahi ve uyduruk dinler arasından kendine göre en doğruyu aramaya koyulur.dinleri sorgular,her birinin sistematiğini kavramaya çalıışır,birini seçer ve onun kurallarına göre yaşamaya başlar.artık onun içitn o dinin yasakları onun yapmamsı gerektiğine İNANDIĞI şeylerdir.dine İNANIR.çünkü o diğer dinleri YANLIŞ görmüştür.bir başkası başka bir dine İNANIR,diğer dinler de ona göre YANLIŞTIR.inanç meselesi işte.kimse kimsenin dinine mantıksız yahu bu diye orda burda saldırmasın.zaten farklı dinden olduğunu görüp senin farklı mantıkla hareket ettiğini görüyoruz.elbette sana göre YANLIŞ,ama o benim DOĞRUM aynı zamanda.bırakın insanlar doğrularını yaşasınlar.ama bu doğruları yaşarken doğruları saptırmasınlar.kendilerince yeniden yorumlamasınlar,ya da bir dindarın yaptığı hata koca bir dine mal edilmesin.dinler fabrika değildir ki insanları kendine göre üretsin.dinler;”bana inanan insanların hepsi doğrudur!” garantisini vermez.sade doğruyu gösterir.dinin tüm üyeleri de bir olmaz.kimi gerçekten inanır,kimi inanır ama günahkardır,kimi dinini işine geldiği gibi yaşar,kimi ödüle kavuşmak,cezadan kaçmak için dindardır,kimi de gerçekten minnetli olduğu yaratıcısını gerçekten sevdiği için dindardır.bizim imtihanımız da burdandır.bu dünya da irademizi gösterip sınavdan geçmeye çalışıcaz ve sonra yaratıcını tüm güzelliklerine kavuşucaz.
İslam bir dindir.ödülleriyle,cezalarıyla,kurallarıyla..ve der ki “leküm diniküm veliye din” yani “sizin dininiz size benim dinim banadır” islam kimseyi zorlamaz.ister inanın ister inanmayın,inanmıyorsanız HİÇ BİR DİNE saldırmayın.


yoruma açık :D